Kanka, şimdi okey takımını dizdik:
HTML: Sitenin iskeleti, binanın kaba inşaatı. (Başlık burada, paragraf şurada).
CSS: Binanın makyajı, boyası, duvar kağıdı. (Bu kırmızı olsun, şu ortalansın).
Peki, bu bina "yaşıyor" mu? Hayır. Sadece duruyor. İşte JavaScript (JS) tam bu noktada devreye giriyor.
JS, o binanın tüm tesisatıdır; elektriğidir, suyudur, asansörüdür, kapı zilidir!
JS olmadan site, sadece bakıp çıktığın bir tablodur. JS varsa, o site "akıllıdır" ve seninle konuşur.
Olay şu:
Sen bir butona (HTML) tıkladın.
JS bunu anında fark eder. "Patron butona bastı!" der.
Hemen CSS'e döner, "Şu gizli duran pencereyi göster!" diye emir verir. Pat, önüne bir kutu açılır.
Forma e-postanı yazdın, "Gönder" demedin bile. JS hemen araya girer, "Kanka, bu e-postaya benzemiyor, '@' işareti eksik" diye seni uyarır.
Sayfanın en altına kaydırıyorsun, tam bitti derken alttan yeni yazılar fırlıyor (Sonsuz Kaydırma). İşte o "yükleniyor" efektini yapıp, PHP'nin olduğu mutfaktan (sunucudan) yeni malzemeyi sessizce çeken JS'dir.
Sitedeki o kayan resimler (slider), tıkladıkça açılan menüler, haritada gösterilen konumun... Hepsi JS'nin marifeti.
Kısacası, bir sitede "aksiyon" varsa, bir şeyler senin hareketine göre değişiyorsa, sayfa kıpır kıpırsa, bil ki JavaScript motoru orada harıl harıl çalışıyordur. Sitenin "beynini" ve "kaslarını" o oluşturur.
HTML: Sitenin iskeleti, binanın kaba inşaatı. (Başlık burada, paragraf şurada).
CSS: Binanın makyajı, boyası, duvar kağıdı. (Bu kırmızı olsun, şu ortalansın).
Peki, bu bina "yaşıyor" mu? Hayır. Sadece duruyor. İşte JavaScript (JS) tam bu noktada devreye giriyor.
JS, o binanın tüm tesisatıdır; elektriğidir, suyudur, asansörüdür, kapı zilidir!
JS olmadan site, sadece bakıp çıktığın bir tablodur. JS varsa, o site "akıllıdır" ve seninle konuşur.
Olay şu:
Sen bir butona (HTML) tıkladın.
JS bunu anında fark eder. "Patron butona bastı!" der.
Hemen CSS'e döner, "Şu gizli duran pencereyi göster!" diye emir verir. Pat, önüne bir kutu açılır.
Forma e-postanı yazdın, "Gönder" demedin bile. JS hemen araya girer, "Kanka, bu e-postaya benzemiyor, '@' işareti eksik" diye seni uyarır.
Sayfanın en altına kaydırıyorsun, tam bitti derken alttan yeni yazılar fırlıyor (Sonsuz Kaydırma). İşte o "yükleniyor" efektini yapıp, PHP'nin olduğu mutfaktan (sunucudan) yeni malzemeyi sessizce çeken JS'dir.
Sitedeki o kayan resimler (slider), tıkladıkça açılan menüler, haritada gösterilen konumun... Hepsi JS'nin marifeti.
Kısacası, bir sitede "aksiyon" varsa, bir şeyler senin hareketine göre değişiyorsa, sayfa kıpır kıpırsa, bil ki JavaScript motoru orada harıl harıl çalışıyordur. Sitenin "beynini" ve "kaslarını" o oluşturur.